25 Ekim 2016 Salı

Soğuk Savaş

İki süpergüç olan ABD önderliğinde Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin önderliğinde Doğu Bloku ülkeleri arasında 1947'den 1991'e kadar devam etmiş olan uluslararası siyasi ve askeri gerginliktir.Soğuk Savaş döneminde NATO, "Batı İttifakı" olarak da biliniyordu. Batı Bloku NATO üyesi ve üyesi olmayan diğer ABD ile müttefik olan kapitalist ve antikommunist ülkelerden, Doğu Bloku ise Varşova Paktı'na üye olan komünist ve bu pakta üye olmayan diğer komünist ülkelerden oluşuyordu. Bu iki karşıt blokun yanı sıra hiçbir bloku da desteklemeyen Bağlantısızlar Hareketi isimli üçüncü bir blok daha vardı. Çin Halk Cumhuriyeti ve Yugoslavya hem Doğu Bloğu ülkeleri, hem de Bağlantısızlar Hareketi ülkeleriydi. Bu iki komünist ülkenin her iki blokta da olmasının nedeni Sovyetler Birliği ile olan görüş farklılıklarıydı.
II. Dünya Savaşı'nın ardından birçok ülkede halk demokrasileri kurularak sosyalist düzene geçilmesi ve sosyalist hareketlerin birçok ülkede yayılması, ABD tarafından tepkiyle karşılandı. 5 Mart 1946'da, eski İngiliz Başbakanı ve Batı'nın önde gelen siyasetçilerinden W. Churchill, Amerika'nın Fulton (Missouri), kasabasında, Başkan H. Truman'ın yanında Sovyetler Birliği'ne karşı bir siyasal savaş ilan eden ve Demir Perde ifadesine yerveren ünlü konuşmasını yaptı. Churchill, Anglo-Sakson ülkelerindeki yöneticileri, sosyalizme karşı güçbirliği oluşturmaya çağırdı.Bu konuşma, uluslararası arenada Batı Bloku için bir eylem planı oldu. Böylece bir silahlanma yarışı başlatılarak SSCB ve bağlaşıkları çerçevesinde Amerikan üslerinin ve askeri blokların kurulmasına yönelik, Soğuk Savaş dönemi açıldı. ABD, SSCB ve öteki sosyalist ülkelere karşı çevreleme stratejisi izledi. 1947' Martı'nda ABD Başkanı Truman, SSCB'nin tehdidi altında olduğu ileri sürülen ülkelere ekonomik ve askersel yardıma dayalı doktrini ilan etti. Bir ay sonra Moskova'da toplanan Müttefikler arası konferans başarısızlıkla sonuçlandı ve tarafların faşist işgalinden kurtardıkları topraklar üzerinde ayrı varlıklarını sürdürmeleri son bulmadı.
Mayıs ayında İtalya ve Fransa hükümetlerinde yer alan komünist partisi üyesi bakanlar, görevlerinden ayrılmak zorunda bırakıldı. 1947 Mayısı'nı belirleyen asıl olay, Marshall Planı'nın açıklanması oldu. Çin'de Çan Kay Şek'in konumlarını savunmaları olanaksız hale gelişi karşısında ABD, Truman Doktrini'yle öngörülen yardımı, Almanya'nın da içlerinde bulunduğu Avrupa ülkelerine yöneltmeyi, böylece ekonomik yardım sağlama umuduyla Doğu Avrupa'daki halk demokrasili ülkeleri de kendine çekmeyi hedefledi lakin Doğu Avrupa ülkeleri Temmuz 1947'de Marshall Planı'nı reddetti. Aynı yılın ekim ayında SSCB ve sosyalist ülkelerin dış siyasetini eşgüdümlü kılmaya dönüm olarak Kominform kuruldu. 1948 Şubatında Çekoslavakya'da halk demokrasisinin yerleşmesi karşısında, Batılı ülkeler Almanya'nın kendi işgalleri altında tuttukları kesiminde bir oldu-bitti yaratmaya yöneldiler. Bu gelişme üzerine ilan edilen Berlin Ablukası (Haziran 1948- Mayıs 1949) Soğuk Savaş'ın tırmanışında önemli bir dönemeç oldu. 1949 Nisanı'nda NATO'nun kuruluşunun ABD ve bağlaşıklarınca ilan edilmesinin ardından Mayıs-Kasım arasında Almanya'da iki ayrı devlet kuruldu. Bu süreçte Eylül 1949'da SSCB'nin de ilk atom bombasını yaptığını açıklaması ABD'nin bu alandaki tekel durumuna son verdi. Soğuk Savaşının doruklarından biri, kuşkusuz 1950'de başlayan Kore Savaşı oldu; o kadar ki BM'nin Güney Kore'yi desteklemesi üzerine, bir dünya savaşının patlak vermesi tehlikesi doğdu.
1953'de Stalin'in ölümünün ardından Temmuz'da Kore'de yapılan ateşkes ile soğuk savaşa göreceli bir yumuşamanın geldiğini görmekteyiz. Mayıs 1955'de Varşova Paktı'nın kurulmasının ardından Temmuz'da Cenevre'de yüz yüze gelen ABD ve SSCB temsilcileri, dünya çapında silahsızlanma konusunda herhangi bir somut sonuç alamadılarsa da, bir başına böylesi bir konferansın toplanması bile, gerginliğin azaltılması yolunda önemli bir adım oldu. 1957'den başlayarak soğuk savaşın varlık nedeni gitgide azaldı. Bu bağlamda 1958'de Cenevre'de nükleer denemeleri durdurma yönünde yapılan görüşmeleri , 1959'da Eisenhower - Kruşçev görüşmesi izledi. 1960'la birlikte SSCB'nin yoğunlaştırdığı barış içinde yanyana yaşama siyaseti, dünya ölçüsünde geniş yankılar uyandırdı. 1962 Küba bunalımını izleyen dönemde 1963'de ABD ile SSCB arasında nükleer denemeleri durdurmaya ilişkin Moskova Antlaşması imzalandı. 1950'li yıllara damgasını vuran soğuk savaş, güç gösterileri, siyasal tehdit ve şantajlar, yıkıcı ve bölücü etkinlikler, psikolojik savaş yöntemleri, kışkırtıcı propaganda vb. yöntemlerde kendini ortaya koydu. Moskova Antlaşması'yla açılan soğuk savaştan yumuşamaya doğru yönelim, 1975 Helsinki Nihai Senedi'in imzalanmasıyla siyasal düzeyde önemli bir başarıya ulaştı.Fakat 1980 sonrasında ABD tarafından başlatılan yumuşamaya son verip soğuk savaşı tırmandırma siyaseti, değişik olaylar bahane edilerek, yeniden uluslararası siyasette etkili oldu. 1985 sonlarında gerçekleşen Gorbaçov - Reagan zirvesi bu gelişimi engelleme yönünde atılan önemli bir adım oldu.
II. Dünya Savaşından sonra Doğu ve Batı bloklarının zaman zaman savaş çıkarma tehditleri bütün dünyada gerginlik yaratmıştır. Bu dönemde, insanlarda nükleer kıyamet paranoyası doğmuş, dünya devletleri ise bu iki bloktan birinin yanında yer almaya çalışmışlardır. Gerginlik hiçbir zaman taraflar arasında sıcak savaşa dönüşmemiş olsa da taraflar her anlamda birbirlerini yıpratmaya çalışmışlardır. Genel kabule göre, Berlin Duvarı'nın yıkılışı kommunizmin çöküşüne zemin hazırlamış, Sovyetler Birliği 'nin dağılması ile de Soğuk Savaş bitmiştir. Soğuk Savaş sürecinde her iki tarafın potansiyelleri;
Doğu Bloku Ordusu:
  • 1800 Bombardıman Uçağı
  • 38.000 Tank
  • Nükleer 12, geleneksel 495 tane Denizaltı
  • 30 Kruvazör(189 refakat)
  • 7.7 milyon insan gücü
  • 700 MFBM, 75 ICBM nükleer füzeler
Batı İttifak Ordusu:
  • 2260 Bombardıman Uçağı
  • 16 000 Tank
  • Nükleer 32, geleneksel 260 Denizaltı
  • 66 Kruvazör(1107 refakat)
  • 76 Zırhlı ve Taşıyıcı
  • 8 milyon insan gücü
  • 250 MFBM, 450 ICBM nükleer füzeler
(NOT: Verilen sayılar yaklaşık değerlerdir.)
Bu şartlar altında olası bir nükleer savaş, dünya nüfusunu çok önemli derecede etkileyecek, yarattığı tahribattan dolayı çok fazla can ve mal kaybına sebep olacaktı.
Batı İttifakı ve Doğu Bloku ülkeleri askeri ve siyasi etkilerinin yanı sıra sanat, spor, edebiyat ve bilim gibi tüm alanlarda da birbirleri ile yarışmışlardır.Soğuk savaş Batı blokunun qalibiyyeti ile sonuçlanmıştır.

24 Ekim 2016 Pazartesi

22 Ekim 2016 Cumartesi

Amerikan Bağımsızlık Savaşı

Bir diğer adıyla Amerikan Devrimi.Savaş ABD-nin kurulması ile sonuçlanmıtır.Aslında savaş tam olarak bağımsızlık için başlamamış,sadece İngilterenin 7 yıl savaşlarındaki para kaybından dolayı Amerikadaki kolonilerine fazla vergi yüklemesinden doğmuştur.İngiltere ise yaranan küçük itirazları daha da sert şekilde yatırmaya çalışınca,Amerikadaki koloniler 35 binlik düzenli ordunun yanında 44 bin kişilik de milis küveti topladılar.Amerikanların donanımı ve eğitimi ingilizlerinkinden çok gerideydi,fakat ABD İngiltereye karşı Kıta Avrupasında diplomatik ilişkiler kurdu ve Fransayı,İspanyayı kendi yanına aldı.
 Savaş Amerikalı ayaklanmacılıların,silah depolarını imha etmek amacı ile İngiliz generel Thomas Gage komutasında orduyu Bostona göndermesi ile başlamıştır.Thomas Gage komutasındaki ordu görevini yerine getirmeyi becermiştir fakat,buna karşılık,Amerikalı ayaklanmacılar  Richard Montogomery komutasındaki ordu ile Kanadayı işğal etmiştir.Fakat daha sonra İngiliz orduları Amerikanları bozguna uğratdı ve Montogomeryi de savaşta öldürdü.Bunun üzerine Amerikanlar acısında durum daha da kötüleşti.1776-da İngilizler daha büyük bir kuvvetle New Yorku kuşatdı.Amerikalı ayaklanmacılara teslim olmaları durumunda aff  edilecekleri vaadı verildi.Fakat,bağımsızlık ilan eden Amerika bu teklifi redd etdi.Hal böyle olunca New York sert bir kuşatma altında tutulmaya devam etdi.İngilizler daha sonra George Washingtonu yenilgiye uğratdı ve Amerikan başkenti Philadelpiayı aldı.Amerikanlariçin savaş çok kötü yönde irerlerken,Amerikanları altdan destekleyen Fransa savaşa girdi.Fransanın  savaşa girmesi ile bir çok denge değişti,fakat Amerikada Corc Washington düzensiz ordularla İngilizleri yenemeyeceğini anlamıştı.Bu yüzden Friedrich Wilhelm von Steuben adlı bir Prusya subayını çağıran Amerikanlar 11 bin kişilik bir küveti sıkı bir eğitimden geçirdi.Bu  sıkı eğitimden geçen ordu 1778-de New Jerseyde Ingilizleri ağır bir yenilgiye uğratdı.New York kuşatmasındaki İngiliz ordusu ise orada takviyesiz bir şekilde takılıp kaldı.
 Avrupada İngiltereye karşı savaş açan Fransa,Hollanda ve İspanya Avrupada İngilizlere ağır darbeler vurdular.Hollanda ve Fransa gemileri İngiltere donanmasını çıkmaza soktu.Amerikada ise güclü Fransız ve İspa orduları Amerikanın güneyindeki İngiliz eyaletlerini ele geçirdi.Durum böyle olunca İngiltere savaşın kaybedildiğini anladı ve antlaşmaya hazır olduğunu bildirdi.
 Parisde görüşen yetkililer 25 kaşım 1783-de bir antlaşma imzaladı.Amerikanın bağımsızlığı İngiltere,Fransa,İspanya,Hollanda ve bir çok Avrupa devleti tarafından tanındı.

Savaştan sonra Avrupada ekonomik bunalım başladı.Bu bunalımdan en çok etkilenen ise Fransa idi ve bu da savaştan 6 sene sonra Fransız İhtilaline(1789) neden oldu.

21 Ekim 2016 Cuma

Merkezi İstihbarat Teşkilatı-CİA

İsmini bir çok yerde duyduğumuz,bir çok politik olayda ilk önce ismi geçen,bir örgüt-CİA.Amerika Birleşik Devletlerinde iki temel örgüt var.Birisi FBİ(Federal Soruşturma Bürosu) diğeri ise CİA(Merkezi İstihbarat Teşkilatı).Federal Soruşturma Bürosu,genelde ABD-nin iç işleri ile ilgilenir,temel görevleri,ABD-yi terörden korumak,ABD-yi içteki yabancı istihbarat ve casuslardan korumak,ABD-yi siber ve yüksel teknolojik suçlardan korumak,yolsuzluğa karşı mücadele,ülke içi ve ülkeye etkisi olan tüm suç örgütleri ile mücadele,önemli ve tehlikeli suçları araştırmak,yerel polis ve uluslararası polise ve eminiyyete destek olmaktır.FBİ-nin personel sayısı 35 binden fazladır.

CİA 1947 yılında Amerika Devlet Başkanı,Harry Truman tarafından Soğuk savaş döneminde kurulmuştur.Merkezi Virginia eyaletindeki Langleydedir.Baş Direktörlüğünü John Bernan yürütmektedir.CİA-nin kendi yasasına göre,kurum organizasyonunu,personel sayısını,personel maaşlarını,bütçesini saklı tutma hakkına sahiptir.CİA  Soğuk Savaş yıllarında,bir çok ülkede iç kargaşalar yaratmış,bir çok istihbarat bilgisi sızdırmıştır.CİA-nın arasından bir çok kişi çıkmıştır bunlardan en önemlisi George H.W. Bush-dur (Baba Buş).CİA-nın personel sayısı bazı kesin olmayan bilgilere göre 21 bin kişidir.CİA 4 temel organizasyonla  görevlerini yapar:

1.İstihbarat Direktörlüğü:
Toplanmış tüm istihbarat bilgilerini analiz etme,buna göre karar alma,ham istihbaratları tam istihbarat bilgisi haline getirme,kesinleştirme gibi bir çok görevi yerine yetirir.
  • Suç ve Narkotik Merkezi
  • Karşı-İstihbarat Merkezi/Analiz Grubu
  • Bilgi Operasyonları Merkezi/Analitik Grup halkası
  • Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Afrika Analiz bürosu
  • Koleksiyon (Toplama) Stratejileri
  • Tüzel Araştırma grupu
  • Irak Analiz bürosu
  • Yakın Doğu ve Güney Asya Analiz bürosu
  • Politik Destek
  • Rusya ve Avrupa Analiz bürosu
  • Terörizmle mücadele bürosu
  • Uluslararası Sorunlar bürosu
  • Silah İstihbaratları, Karşı-Silahlanma ve Silah Kontrol Merkezi
  • İstihbarat Analizi Okulu

    2.Ulusal Gizli Servis Direktörlüğü yahut Operasyon Direktörlüğü
    CİA-nın en tehlikeli direktorluğudur.Başkanın onayı ile dış ülkelerde şantaj,karşı-terör,rehin alma,bombalama,fiziki ve psikoljik şantaj,suikast,gizli silah desteği gibi işleri yürütür.
  • Karşı-Silahlanma merkezi bölümü
  • Karşı-Terörizm merkezi bölümü
  • Karşı-İstihbarat merkezi bölümü
  • Bölgesel ve Uluslararası Sorunlar Bölümü
  • Teknoloji destek bölümü

    3.Bilim ve Teknoloji Direktörlüğü
    Temel görevi tüşkilat elemanlarına son teknolojiyi kullanmasını öğretmek,operasyonlarda son teknolojiyi kullanmaktır.Genelde güclü bilim adamları kadrosuna dahildir.On iki bölümü vardır:
  • İş Stratejileri ve Kaynakları bölümü
  • Teknoloji Yönetimi için genel bölümü
  • Bilim Adamı Şefliği
  • Geliştirme ve Mühendislik bölümü
  • Küresel Erişim ve İstihbarat bölümü
  • Görev Yöneticiliği ve Uzaktan Yönlendirme bölümü
  • Özel Faaliyetler (CIA'in gizli askeri eylem birimi olarak bilinmekte,insansız uçak saldırıları,özel teknolojik saldırıları yönetir.)
  • Özel İletişimler Programlamaları bölümü
  • Sistem Mühendisliği ve Analiz bölümü
  • Teknik Koleksiyon bölümü
  • Teknik Hızlılık bölümü
  • Genel Teknik bölümü

    4.Destek Direktörlüğü
    Bir baska adı Yönetim Direktorluğudur.Teşkilat personalının,teşkilat bilgilerinin,tesislerin güvenliğini sağlar.
  • Stratejik Kaynaklar bölümü
  • Kritik Görev Sigortası bölümü
  • Destek Koleji bölümü
  • Geleneksel Olmayan Destek bölümü
  • NRO Program Yöneticiliği bölümü
  • DNI Program Yöneticiliği bölümü
  • Kurum İşleri bölümü
  • Küresel Altyapı bölümü
  • Küresel Servisler bölümü
  • Tıbbı Servisler bölümü
  • Görev Entegrasyonu ve Dağıtımı bölümü
  • Personel Kaynakların Denetimi bölümü
  • Güvenlik ve Koruma bölümü

    CİA Suriye başta olmak üzere,bir çok ülke içinde ekiplere ve ajanlara sahiptir.Suriyede CİA-nın IŞİD,El-Nusra,PYD,Suriye ordusu içinde 10 bine yakın silahlıyı eğtdiği ve ajan olarak kullandığı tahmin ediliyor.Sovyetlerin dağılmasında da CİA-nın büyük rol oynadığı,Sovyetler içerisinde bir çok devlet adamını kendilerine bağladığı düşünülüyor.
    CİA,2007 yılında İran tarafından resmi olarak terrorist örgüt ilan edilmiştir.

  • Sağ ve Sol-Kısa tanımı

    Sağ ve Sol sözlerini hepimiz her yerde duymuşuzdur.Sağcı ve ye Solcu tanımlarını her kes kullanır.Fakat çoğu kişi bunun derin anlamını bilmez,sadece yüzelsey olarak bilir.
     Modern Batı dünyasında siyasi yelpaze,genel olarak sağ-sol ekseninde ifade edilir.Bu acıdan,gelenekçi,ahlaki ölçülü,düzenli idelojiler muhafazakarlık,milliyetçilik,faşizm gibileri sağı,enternasyonel,eşitlik tarafdarı,hümanist fikirlere sahip olan idelojiler,örneğin kommunizm,sosyalizm gibileri ise solu ifade eder.

    Peki,nasıl ortaya çıktı bu sağ-sol ayrımı ? Fransız İhtilali sırasında,farklı grupların oluşturduğu büyük meclisin (Tiers etat) ilk toplantısında,Kralı desteleyenler masanın sağ tarafına,burjuaziyi ve cümhuriyyeti destekleyenler ise sol tarafda oturur.Bu toplantıdan sonra sağ muhafazakarları ve monarşiden yana olanları,sol ise değişimi ve eşitlikten yana olanları temsil eder.
     Fakat iki asrlık kullanımında sağ-sol kavramlarına farklı anlamlar yüklenmiş ve bu durum biraz karışıklık yaratmıştır.Örneğin,ABD-de ve Avrupada liberalizm terimi o kadar geniş bir siyasi anlam kazanmıştır ki,artık kolay bir şekilde hem sağ,hemde sol  olarak sınıflandırıla bilir.
     Peki ideolojilerde sağ-sol terimlerini kullanmak ne derece doğrudur ? Aslında bu ideolojilere biraz karmaşıklık getirmektedir.Örneğin Nasyonal Sosyalizm totaliter bir yapıya sahiptir fakat,korperatif sosyalizmi desteklemetedir,Sosyalizm de kürülüsü gereği totaliterdır,bu iki ideolojinin ortak yanları her ikisinin de totaliter olması,fakat zıt düşen taraf ise sosyalizm ve korporatif bir şekilde örgütlenmiş devlet kaptalizmi modelleri.Yani her iki ideoloji hem aynı grupa giriyor,hemde girmiyor.Peki sağ ile solu ayıran en önemli farklar hangileridir ?

    1.Sağ ekonomide kapitalistdir,sol ise planlı ekonomi uygular.
    2.Sol devletin eşitliğin,sağ ise sert bir devletde insanların özgürlüğünü hedefler.
    3.Sol devletde sosyal-siyasi,sağ ise ekonomik bir özgürlük uygular.
    4.Sol insanların özel hataını ilgilendiren ahlaki konulara karışmaz,fakat sağ bu konularda müdahelecidir.
    5.Sol sosyal konularda (sağlık,eğitim) sorumluluk üstlenir,fakat sağ bunu topluma ve özel sektörlere bırakır(Sağda sosyal alanda istisnalar görüşmüştür)
    6.Sol devletin bütçe ve kamu harcamalarında sosyal güvenliği sağlamaya dikkat eder,sağ ise ekonomiyi özgür bırakır.
    7.Sol adil gelir dağıtımı yapar,sağ ise rekabet şartları ile gelir dağıtır.

    20 Ekim 2016 Perşembe

    Üstinsan mı ? Özgür insan mı ?

    Felsefe çok geniş bir alanı kaplamakta.Konuşmadan,hareketlerden,psikolojiden politikaya kadar bir çok konuyu kapsar.Tarihteki bir çok filozoflar politikada da büyük farklılıklar yaratmış,bir çok politik lideri de etkilemiştir.Örneğin Büyük İskenderin öğretmeni Aristodur.Genelde eski Yunanla anılan felsefenin köklerinin tarih öncesine kadar gittiği düşünülüyor.Fakat felsefede öyle ayrımlar vardır ki,bir çok şeye etki yapmıştır.Bunlardan birisi Üstinsan düşüncesidir.Üstinsan düşüncesine göre,Üstinsan,insanların ulaşa bileceği son mertebedir.Üstinsan lafı,ilk defa Romalı yazar Lucian tarafından kullanılmıştır.Üstinsan İslam ilminde de "İnsan-i Kamil" olarak geçmektedir.Bundan başka üstinsan Nesimi tarafından da "Kamil insan" olarak kullanılmıştır.Fakat Üstinsan terimine en iyi şekilde yer ayıran filozof her kesin zihninde fikirleri ile farklı bir şekilde kendine yer bulmuş olan  Friedrich Nietzchedir.Neitzcheye göre şimdiki insan hayvanla üstinsan arasındaki bir evredir ve bu evre geçilmelidir.Üstinsan,şimdiki insanötesi bir şeydir ve bizimgerçekte ulaşmamız gereken noktadır.Nietzche "Böyle buyurdu Zerdüşt" kitabında Üstinsana hitaben şöyle yazmıştır:

    "Yeryüzünün anlamı olacak İnsanötesi !Yalvarırım size,kardeşlerim,yeryüzüne bağlı kalın, inanmayın size dünya ötesi umutlardan söz edenlere.."

    Yani Nietzche insanların dinden dolayı,üstinsana ulaşamadıklarını,öbür dünyaya(hayali dünyaya) bağlı kalarak bu dünyayı da cehenneme çevirdiklerine inanmaktadır.Bu yüzendir ki,yaşadığı dönemde din adamları ve kilise tarafından çok sert eleştirilere maruz kalmıştır.Fakat Üstinsan daha sonra Nazilerce benimsendi ve ırkçılıkla aynı safhada kullanılmaya başladı.Alman felsefesine göre üstinsan sert bir dissiplinle yaratılmalı,üstinsanın yaranması için,insanların bireysel özgürlükleri kısıtlanmalıdır.

    Fransız felsefesine göreyse insan özgür olmalıdır.Fransız İhtilalinin doğduğu Fransada bu fikir tüm Fransız filozofları arasında yayğın olmuştur.Fransız genel felsefesinde,özgür olmayan bir insanın,hiç bir bilimsel yada zihni olarak gelişemeyeceği düşüncesi en temel ilkedir.

    19 yy Alman felsefesi ise Fransız felsefesindeki "özgür insanın" hiç bir zaman bireysel bir özgürlükle üstinsan olamayacağını,aksine hayvanla üstinsan arasındaki insan evresindeki insanların,bireysel özgürlüklerle büyük ölçüde toplumsal sapma yaşayacağını savunmuştur.
    Bu günki dünyamızda ise özellikle II Dünya Savaşı sonrası liberalizmin de etkisiyle "Özgür İnsan" felsefesi tüm dünyada yankı bulmuştur.Yani,şimdiki dünyamız politikasında üstinsan için değil özgür insan için mücadele veriliyor.Fakat Batıdaki büyük kültürel değerlerin yıkılması,kitlesel yozlaşma,hatta felsefeyi de yıpratmış durumdadır ve özgür insan mı üstinsan mı tartışmasını yapmaya bile güçlü filozoflar kalmamıştır.Avrupada ve Batı dünyasında,genelde tüm dünyada felsefe adeta ölmüş yada derin bir uykuya dalmıştır.

    Artık insanlar,bunu bireysel olarak tercih etmek zorundadırlar,üstinsan mı ? özgür insan mı ?

    Muhafazakarlık nedir ?

    Muhafazakarlık ilk kez,Fransız İhtilali zamanında İngiliz filozof ve aydın Edmund Burke tarafından ortaya atılmış ve tasarlanmıştır.Fransız İhtilali döneminde yaşayan Burke,devrime karşı olan bir düşünür olarak Fransız Devriminin temel ilkelerine karşı,fikirsel alanda bir mücadele başlatdı.O zamanların İngilteresinde,her kes Fransız Devrimine benzer bir devrimin monarşi ile yönetilen İngiltereye de yayılmasından endişeleniyordu.
     Muhafazakarlık,fikri açıdan bir çok monarşi devletinde destek gördü.Başda İngiltere olmak üzere,Rusya,Avusturya,Prusya,Osmanlı gibi bir çok krallık ve imperatorluğu etkiledi.Muhafazakarlığın temel fikiri,teknoloji ve bilimden geride kalmadan,var olan gelenekleri korumaktır.Muhafazakarlara göre,toplum var olduğu zaman dilimi içerisinde büyük bilgi biriktirmiştir ve bu bilgiler olmadan toplumun ne ilmi nede kültürel olarak hiç bir yükselişi mümkün değildir.Bu açıdan,Muhafazakarların en önemli amacı geçmişten gelen kültürel-toplumsal adetleri savunmak ve toplumun bunları kaybetmeden yükselmesini sağlamaktır.
     Muhafazakarlara göre,her bir bireyin aklı farklı görüşe sahiptir ve gücü elinde bulunduran herhangi birinin,toplum üzerinde keyfi değişiklikler yapma,toplumun kültürel değerlerini ve inanc sistemini sarsmaya hiç bir hakkı yoktur.Toplum düzeni yalnızca asırlar boyunca olan bir evrimleşme ve toplumun biriktirdiği enerji ile değişe bilir.
     Muhafazakarlara göre siyasetde alınacak her hangi bir karar toplum terefinden eleştiriliyorsa,o karar alınmamalıdır.Muhafazakarlar,liberalizme ve fazla özgürlüğe de bir tutum sergilemetedirler.Muhafazakarlara göre bireysel özgürlük sınırlı olmalıdır.Sınırlı olmayan bireysel bir özgürlük,toplumun kültürel değerlerini yıprata bilir.

    Muhafazakarlığın siyasetde en büyük etkilerini ABD-de görmekteyiz.Demokrat partiye karşı inamını yitirmiş politikacılar Yeni-Muhafazakarlığı oluşturdu.Yeni-Muhafazakarlık ABD siyasetinde büyük atılımlar yaptı."Vurulmadan önce vurma" politikasını oluşturan Muhafazakarlar,2001-de Afganistan ve Irakla savaşta bu politikayı uyguladılar ve en önemli konumları aldılar.Siyasetde George W Bush gibi önemli kişiler,Yeni-Muhafazakarlar arasından çıkmıştır.